Fit HubFitnessVücut Geliştirme Efsanesi -“Mit”- Sergio Oliva

Vücut Geliştirme Efsanesi -“Mit”- Sergio Oliva

Geçen kasım ayında vücut geliştirmenin gerçek ikonlarından biri aramızdan ayrıldı. M&F olarak, vücut geliştirmenin en güçlü hacim canavarı olan Sergio Oliva ve süreçlerini hatırlatmak istedik…

“Güzelim, bak şu mermilere!” Şakayı yapan Sergio Oliva ve hassas kulaklarıyla buna maruz kalan Arnold Schwarzenegger’in ta kendisi. 1969 Mr. Olympia yarışmasıydı ve Arnold o günün sabahında Mr. Universe seçilmiş, aleni bir şekilde ilk defa Olympia’ya katılmaya karar vermişti. Vücut geliştirmenin en yüksek ünvanını 2 yıldır elinde bulunduran ve birçok kesim tarafından tüm zamanların en muhteşem vücut geliştirmecisi olan Oliva’yı görmek istiyordu. “Kendime ‘Bu gece onu sahneye gömeceğim,’ diyordum,” diye anlatıyor Arnold, 1977 yılında yayınladığı “Bir Vücut Geliştirmecinin Eğitimi” otobiyografisinde. Ardından Sergio’yu görüyor. “Bir duvara çarpmak kadar sarsıcıyıdı… Çok iriydi, mükemmeldi. Onu yenebilmemin imkanı olmadığını düşündüm. Yenilgimi kabullendim ve az önce edindiğim pump etkisinin bir kısmının gittiğini hissettim.” Doğru okudunuz — vücut geliştirmede psikoloji ustası, Lou Ferrigno’yu Pumping Iron filminde gölgede bırakan ve ismi, yıllarca domine ettiği vücut geliştirme sporuyla birlikte anılan Arnold Schwarzenegger’in adeta aklı çıkmıştı!

Bir insanın Arnold’a küçük hissettirmesi için ne kadar iri olması gerektiğini düşünün. Bu adam ancak Sergio Oliva olabilirdi — 1967’den 1969’a kadar Mr. Olympia ünvanının sahibi Kübalı siyahi bir mülteci. Ayrıca vücut geliştirmenin en çok saygı duyulan veteranlarından biri. Tüm ölçüleriyle, Oliva bu sporun “hacim canavarı”ydı. Kulağa mit gibi gelen proporsiyonlar (lakabı “Mit” olan bir adamdan bahsediyoruz), 56 cm.’lik kol, 76 cm.’lik uyluk ve bunları ayrıan incecik, 71 cm.’lik bel ölçüsüne sahipti. 178 cm uzunluğundaydı ve yarışma kilosu 102 ile 111 kg. arasındaydı. Oliva yalnızca kendi ölçülerine sahip insanlara avantaj sağlayan bir poz icat etmişti. Adı da “Zafer Pozu” idi. Bu poz için kollarını baş üzerinde dümdüz uzatman ve yumruklarını bir yılanın başını andırırcasına dışarı çevirmen gerekiyordu. Sergio dışında kim denese zayıf görünüyordu.

Oliva’nın kanatları o kadar korkutucuyduki, Arnold’ın kendisi “Çağdaş Vücut Geliştirmenin Ansiklopedisi” kitabında, ki Arnold tarihin en etkileyici kanatlarına sahip ismi olarak bilinir, böyle bir şeyi daha önce görmediğini söylüyordu. Arnold daha sonra Sergio’nun, yarışma kulisinde vücudunu kasap önlüğüyle örtüp gezme stratejisini hatırlatıyor. “Omuzlarını içeriye çekmiş, çok ince görünüyor… Sırtının küçük göründüğünü hatırlıyorum. Ancak sonra birden önlüğü indiriyor ve “bum”: sahne ışıklarının altına yürümeye başladığı gibi dönüp, “Şunlara bir bak!” diyor ve kanatlarını açıyor.” Adeta öldürmek istediği kurbanına dalış yapan kan emici bir yarasa etkisi yarattığını söylüyor.

sergio-oliva-olympia_0
Bir Mit Haline Gelmek

Oliva antrenmanlarına, Küba’da Olimpik halterci olarak başlıyor. Doğıştan gelen korkutucu atletik kabiliyeti ve gücü ona milli takımda yer bulduruyor ancak 1962’de Oliva sakatlanıyor ve yaralarını sarmaya Chicago’ya göçüyor. İşte burada, vücut geliştirmeci ve Oliva’nın destekçisi Bob Gajda ile arkadaşlığı başlıyor. Gajda bu olaydan birkaç yıl sonra, 1966’da Mr. Amerika ünvanını kazanan isim… Gajda o dönem, Genç Hristiyan Erkekler Birliği için çalışıyor ve daha sonra Oliva’nın devralacağı bir spor salonunu işletiyor. “O bana ağırlık kaldırmayı öğretti, ben de ona vücut geliştirmeyi,” diyor Gajda.

Oliva’nın ağırlık kaldırma geçmişi ona ilk vücut geliştirme yarışmasında çok yardımcı oluyor çünkü bu yarışmada, katılımcılar ağırlık kaldırmayla da değerlendiriliyor. “[Olimpik Halter] sayesinde sırtında kas kolonları oluşmuştu,” diyor Gajda. Omurga kaslarını kast ediyor. Yıllarca yaptığı ağır koparmalar sırt kaslarını, diğer yarışmacıların hayal edemeyeceği kadar derinleştirmiş. Gajda, Oliva’nın gücü hakkında ise tüm zamanların en güçlü vücut geliştirmecisi diyor. “Bir kere spor salonunda, bornozuyla gelip 120 kg. koparma yapmıştı. Kalçasını o kadar indirmişti ki az daha zemine değecekti.”

Ancak Oliva, olimpik halterdeki bu yeteneğinin bedelini ödedi. Dirsek ve dizleri artık aşırı esniyordu ve normal bir vücut geliştirmeciden daha geniş hareket eklem genişliğinde çalışarak daha fazla kas uyarımı sağlıyordu. Bu yüzden eklemleri sürekli olarak aşırı geriliyor ve zorlanıyordu. “Bir süre sonra ağırlık kaldırırken eklemlerini kilitleyememeye başladı çünkü dirsekleri kaymış, dizleri dönüyordu,” diyor Gajda. Bu Oliva’yı olimpik halter antrenmanlarından uzaklaşmak zorunda bırakmıştı ve tamamen fizik yarışmalarına odaklanmasına sebep olmuştu. Çözümü ise, onun antrenman stilinin çıkış noktası olan kısmi tekrarlarda bulmuştu.

Eklemlerinin aşırı gerilmesini önlemek için Oliva tekrarlarını kısa kesiyor, bazen dörtte bir eklem hareket genişliğinde çalışıyordu. Curl yaparken ağırlığı ön kolları yere paralel olana kadar indiriyor ya da bench press yaparken barı tam gerilmenin 5-10 cm. aşağısından fazla kaldırmıyordu. Bazen 1/6 EHG’de 3 tekrar yapıp, ardından bir tam tekrar yaparak çalışıyordu.

Antrenmanları neredeyse 2 saat sürüyordu ancak yine de seri çalışıyordu. Oliva pump etkisini, cildi neredeyse parçalanana kadar elde etmesi gerektiğine inanıyordu ve olabildiğince çok tekrarlı (+20) en az 6 set yapıyordu. Egzersizleri yaparken formu gevşekti ama baştan savma değildi. Hedeflediği kas grubunu sürekli kasılı halde tutarken bağ dokularına boşluk tanıyordu. Sonraki zamanlarda, “İnsanlar sadece ağırlıkları pompaladığımı söylüyor. Onu bilemem ama kollarıma bakın ve bana neyi yanlış yaptığımı söyleyin,” diye açıklama yapmıştır.
Yaşlandıkça (Oliva 1980’lerde, 40’lı yaşlarının ortalarında gayet rekabetçi yarışmalar çıkarıyordu), artan tedavi ihtiyacı hakkında daha çok endişelenmeye başladı ve antrenman sıklığını azalttı. Halbuki 1960’lı yıllarda haftada ardışık 5 gün antrenman yapıyor, kariyerinin parlak günlerinde çok disiplinli olması gerektğini düşünmüyordu. 1985’te verdiği bir demeçte Oliva, “Vücudum bana dinlenmelisin, bir gün ara ver dediğinde aynen bunu yapıyordum,” diyor. “Haftada 5 gün çalışmalısın diye bir stratejiye inanmıyorum. Vücudunuz ne diyorsa onu yapmak daha doğru olandır.”

Oliva’nın inanılmaz potansiyeline rağmen, maksimumuna ulaşmasını engelleyen faktörler bitmek bilmedi, stabil olmayan dirsekleri hariç. “Doğanın en güzel vücuduna sahipti,” diyor Gajda ve ekliyor: “aynı zamanda tüm handikaplarda onun vücudunda toplanmıştı.” Vücut geliştirmenin getirileri şu günlerde hayallerin ötesinde olsa da Oliva, 1960’larda onun konumundaki biri için saçma sayılacak işler yapmadan iki yakasını bir araya getiremiyordu. İngilizce’si kötü olan Kübalı bir mülteci olduğu için, Amerika’da insan hakları hareketlerinin hararetli olduğu yıllardaki önyargılar da önünde büyük engeller çıkarıyordu. Bu yüzden onu antrenmanlarından uzaklaştıran garip işler yapmak zorunda kalıyordu. “Atılmış eşyaların toplandığı bir alanda balyozla çalışmak zorunda kalmıştı,” diyor Gajda. “Bütün gün bu işi yapıp da akşam antrenman yapmak çok zordu.” Cevabını asla öğrenemeyeceğimiz sorulardan biri de; Oliva, kaslarına iyileşmek için yeterince zaman bulabilseydi nasıl bir vücuda sahip olurdu? Bunu ancak hayal edebiliriz.

sergio-oliva-weightsAyrıca vücut geliştirme sporundaki politik olaylar da Oliva’nın kıl payı kaçırdığı şampiyonluklarda rol oynadı. Onca unvan ve şöhretten mahrum kaldı. (Gajda acı bir gülümsemeyle, o dönem Kübalı bir mülteciye kimsenin Mr. Amerika ünvanını vermeyeceğini söylüyor). Öte yandan tabi uğraşması gereken bir Arnold gerçeği vardı. Oliva’nın en iyi rakibi. Oliva’nın Arnold’ı dehşete düşürdüğü hikayeden daha popüleri ise Arnold’ın Oliva’ya üstünlük kurduğu günlerde yaşanmıştı. Gajda, bir yarışmada Arnold’ın Sergio’ya 115 kiloda yarışacağını söylediğini hatırlatıyor. “Bu sayıyı Sergio’nun aklına soktu,” diyor. Sonuçta ise 102 kiloda fantastik görünen Oliva, olası bir çekişmeyi kaçırmak istemediğinden hızla kilo alıyor ve sahnede yumuşak ve şişmiş vücuduyla kala kalıyor. Yağsız ve formda vücuduyla Arnold kolayca günün şampiyonu oluyor.

Unutulmayan Bir Mit

Sergio Oliva, geçen Kasım ayında 71 yaşında böbrek yetmezliğinden hayatını kaybetti. NPC amatör vücut geliştirmecisi olan oğlu Sergio Jr ile yaşam mücadelesi verdi. Kas kütlesi ve kondisyonun standartlarını yükselten adamı, Mr. Olympia ünvanını kazanan ilk siyahi olan ve muhtemelen Arnold’ın en iyi rakibi olarak, Ronnie Coleman, Phil Heath gibi günümüzün vücut geliştirme divalarının yolunu açan adam oluyordu. Bu durum şu soruyu akıllara getiriyor: Eğer Sergio’nun rekabeti olmasaydı Arnold, Arnold olur muydu?
Sergio Oliva ve Arnold rakiplerdi ancak birbirlerine saygı duyuyorlar, fikir alışverişi yapıyorlar ve hatta duruma göre beraber antrenman yapabiliyorlardı. Arnold, 1984 yılında, New York’ta Oliva’nın Mr. Olympia’ya tekrar döneceği yarışmaya hazırlık yaptığı bir antrenmanda onu ziyaret ediyor. Tartışmalı da olsa Sergio Oliva tüm zamanların en iyi vücut geliştirmecisidir. Yine de yarışmaya yönelik vücut geliştirmeyi biraz bile umursasaydı, çok çok daha iyi olacaktı.

3 kez Mr. Olympia ünvanının sahibi olarak bilinse de, Oliva başlangıçta olimpik halterciydi. 1962 yılında Jamaika’daki Orta Amerika ve Karayip Oyunları’nda sakatlandığında, Küba hafif sıklet takımının en iyilerindendi. Kısa süre sonra Amerika’ya gitti. Kuzey’e, Şikago’ya vardığında 1963’tü.

Şikago’da o zamanlar bilinen bir yer olan Duncan Genç Hristiyan Erkekler Birliği’nde antrenman yaparken, geleceğin Mr. Amerika’sı olacak olan Gajda’nın dikkatini çekiyordu (1966). Gajda’da halterciyi, şansını vücut geliştirmede denemesi için cesaretlendiriyordu. Salt olimpik antrenmanlarla zaten yoğun bir kas kütlesi geliştirmiş olan Oliva, Gajda’nın vücut bölümleri rutini sayesinde Kübalı’nın kasları daha da şişiyordu. Bir yılında içinde ilk kez katıldığı vücut geliştirme yarışmasını kazanıyordu. Ardından “çantada keklik”miş gibi 3 sene boyunca Olympia ünvanını elinde tutuyordu. 1968 yılında, ünvanını korumaya çıktığında, kimsenin onla rekabete girmemesi ihtişamının en büyük kanıtlarındandı. 1969 yılında ise 22 yaşındaki Arnold Schwarzenegger’in yüreğine korku salıyordu.

Vücut geliştirme podyumunda dominant olsa da, bir vücut geliştirmeci olmaktansa bir halterci olarak kalmayı tercih ediyordu. Sergio spor salonuna aşıktı. Gücü inanılmazdı ve saatlerce antrenman yapabilirdi, 12 saat kasap olarak mesai yaptıktan sonra bile… Spor salonu onun ikinci eviydi ve ağırlık kaldırmak onun cenneti, tutkusu, hayatıydı. Ancak yarışmacı vücut geliştirme yapmak ağırlık kaldırmaktan fazlasını gerektiriyordu ve o “fazla” kısım onun hiç ilgisini çekmiyordu.

Yarışmalara hazırlanırken beslenme anlamında çok bir şey yapmadığını kendi de kabul ediyordu. Kapanmayan iştahı ve 11 saatlik ziyafetlerinin hikayeleri dolaşıyor, zaferlerini daha az farkla kazanıyordu ve ardından Schwarzenegger’e karşı mağlubiyetleri hayranları kahrediyordu.

Poz vermesi ayrı bir konuydu. Schwarzenegger fiziğini gösterirken daha stratejik bir rutin ile güçlü taraflarını öne çıkaran ve zayıf taraflarını saklayan pozlar veriyordu. Oliva ise tam poz vereceği ana kadar hiçbir şey bilmiyormuş, sanki 1 saniye önce hatırlıyormuş gibi poz veriyordu. Herhangi bir poz ile ufak farklılıklarla yarışabilirdi ancak asla, iyi zamanlarda çekilmiş fotoğraflarında olduğu gibi sahip olduğu fiziğin etkisini tamamen dışarı yansıtan pozlar vermiyordu,

sergio-oliva-workouts
Oliva mücadelesini hem sahnede hem de kendini pazarlama alanında sürdürüyordu. Joe ve Ben Weider ile iyi ilişkileri vardı ve bu adamlar Oliva’nın parlak günlerinde vücut geliştirmeyi neredeyse tekelinde yürütüyordu. Ancak iyi oynamak Mit lakaplı birinin umrunda olabilir miydi? Nasıl çalışıyorsa öyle çalıştı, nasıl yediyse öyle yedi, pozlarını istediği gibi verdi ve her zaman kendi kurallarına göre oynadı. İşte bunlar Sergio Oliva’yı bu kadar “cool” yapan özellikleriydi. Yolunun sonunda ise, kendinin patronu olduğu için — ve buna rağmen — Sergio Oliva, hayatını kolaylaştıran bu sporda efsane olurken, vücut geliştirmeyi kendisine daha çok ihtiyaç duyar hale getiriyordu.

SERGIO’NUN ANTRENMAN RUTİNİ

Karar vermek çok zor olsa da tartışmalı olarak en iyi vücut bölgesine kolları diyebiliriz. Biceps ve triceps egzersizlerini sık sık süperset olarak yapıyordu.

EGZERSİZ SET TEKRAR
Barbell Curl 6-8 6-8
Weighted Dip 5 8
Wide-grip Barbell Preacher Curl 6-8 8-10
Cable Pushdown 5 8
Alternating Dumbbell Curl 4-5 6-8
Seated Overhead Triceps Extension 5 8
Dumbbell Concentration Curl 4-5 8-10
Reverse-grip Cable Pushdown 5 10
Overhead Cable Extension 5 10

Hazırlayan: Sean Hyson

BİZİ INSTAGRAM'DA TAKİP EDİN!